Avustralya ve Malezya‘nın yağmur ormanlarında rastlanabilen ve botanik literatüründe “dendrocnide moroides” adıyla yer alan “gympie-gympie” bitkisi, urticaceae adıyla bilinen ısırgan otu ailesinden olmakla birlikte bazı botanik bahçelerinde bulunabiliyor.
Ancak insanlar onu kısaca “intihar bitkisi” olarak tanımlıyor.
Bu etiket kulağa korkutucu gelse de, kurbanlarına dayanılmaz derecede şiddetli acılar yaşatan, “dünyanın en ölümcül bitkisini” tanımladığı düşünüldüğünde oldukça anlamlı.
ACISI AYLARCA SÜRÜYOR
Öyle ki, Gympie-Gympie bitkisine temas edecek kadar şanssız olanlar haftalar, aylar ve hatta bir yıl boyunca acılarına katlanmak zorunda kalabiliyor.
Zira bitkinin dalları, yaprakları, meyveleri ve özellikle gövdesi, sadece bir tanesi saplandığı takdirde bile son derece kuvvetli bir zehir enjekte eden keskin ve kılcal iğnerle kaplı.
Bitkinin kurbanlarından biri olan dört çocuk annesi Naomi Lewis, kazara Gympie-Gympie’ye temas ettikten sonra hissettiklerini, “doğum acısından çok daha fazlası” olarak tanımladı.
“EN ŞİDDETLİ FİZİKSEL ACI”
Naomi, Avustralya’nın Cairns kentindeki evinin yakınlarında şortuyla bisiklet turuna çıkmış, tur sırasında bir kaza geçirmiş ve ağır bir acı hissettmişti.
O zamanlar 42 yaşında olan Naomi, önce kontrolü kaybederek bir setten aşağı savrulduğunu, ardından da çalılara doğru yuvarlandığını hatırlıyor.
Çalılara düştüğü anda yaşadığı acıyı ise “şimdiye kadar hissettiği en şiddetli fiziksel acı” olarak tarif ediyor.
Naomi, geçen yıl ABC News’e verdiği demeçte durumu, “Korkunçtu, kesinlikle korkunç. Acı dayanılmazın da ötesindeydi. Vücut bir ağrı eşiğine ulaşıyor ve sonra kusmaya başlıyorsunuz” sözleriyle anlattı.
Talihsiz kadın, sözlerine şöyle devam etti:
“Dört çocuğum oldu. Üçü sezaryen ve biri de doğal doğumdu. Her birinde çektiğim acılar onun yanına bile yaklaşamaz…”
BACAK AĞDALARI İŞE YARAMADI
Naomi’nin anlatısına göre, kazadan sonra paniğe kapılan kocası Richard onu arabaya bindirip yakındaki bir eczaneye götürdü ve derisine gömülmüş olan düzinelerce ince tüyü çıkarmak için bir bacak ağdası satın aldı.
Çabaları sonuçsuz kalınca onu Cairns Hastanesi‘ne götürdü, fakat sağlık görevlileri ona nasıl yardım edecekleri konusunda oldukça kararsızdı.
Doktorların yapabildiği tek şey onu olabildiğince rahat ettirmek, ağrı kesici uygulamak ve bacaklarını ısıtılmış battaniyelerle örtmek oldu.
Naomi’nin söylediğine göre, bu battaniyeler acısını ‘hafifçe yatıştırmaya’ yardımcı olmuştu.
DOKUZ AY SONRA BİLE…
Daha sonra özel bir hastaneye nakledilen Naomi, burada yedi gün boyunca tedavi gördükten sonra ağrı kesicilerle eve gönderildi, ancak kabus bir türlü sona ermedi.
Naomi, ağrısını dindiren tek şey olduğu için çok uzun bir süre bacaklarına bağlanan ısı paketleriyle yaşamak zorunda kaldı.
İlaç tedavisini ancak o yıl Noel’de bırakabilmişti ki kazanın üzerinden tamı tamına altı ay geçmişti…
Dahası, zehirli bitkiye temas ettikten tam dokuz ay sonra bile hala zaman zaman acı çekiyordu.
BİRİ DELİRDİ, DİĞERİ İNTİHAR ETTİ!
Gympie-gympie ilk olarak 1866 yılında, anavatanı Avustralya’da, bir yol müfettişinin atını sokmasıyla keşfedildi. LadBible’da yer alan habere göre, “hayvan iki saat içinde öldü, ancak ölmeden önce delirdi…”
İkinci Dünya Savaşı sırasında Avustralya ordusunda görev tapan Cyril Bromley adlı asker ise eğitim sırasında ota temas ettikten sonra, haftalarca süren acı ve etkisiz tedavilerin ardından delirmişti.
Üstelik, onu yanlışlıkla tuvalet kağıdı olarak kullanan biri de acılara dayanamayıp intihar etmişti.
Bitkinin sicili oldukça kabarıktı…
ONU NASIL TANIRIZ?
Bitkinin kıl benzeri küçük iğneleri ile 1 saniyelik bir temas bile kurbanda sıra dışı bir acı ve yanma hissi yaratıyor ve acı sonraki 20 ila 30 dakika içinde yoğunlaşarak haftalar veya aylarca devam edebiliyor.
İnsanlar bu süreçte hapşırma nöbetlerine giriyor ve gelişen kuvvetli alerji, deride geniş kızıl döküntülere sebep olurken uzuvlarda şişme gözlemleniyor.
Dünyanın o bölgesine yolunuz düşerse Gympie-Gympie’yi yapraklarından tanıyabilirsiniz, çünkü biraz büyükçe bir ısırgan otuna benziyor ve geniş, oval ya da kalp şeklinde yaprakları var.
Aynı zamanda ahududuya benzeyen bir de meyvesi de var, ancak bu sizi cezbetmesin; bu meyve de minik, zehirli tüylerle kaplı.